17 Ocak 2009 Cumartesi

PERŞEMBE DİLEKLERİ

Geçtiğimiz perşembe saat 23:50 gibi tüm hazırlıklarımı yaptım saatin 00:00 olmasını bekliyordum, o ana kadar bu perşembe ne dileyeyim diye düşünmemiştim. 10 dakikam kalmıştı ama bir türlü dileğimi seçemiyordum. Evet küçük birşey dileyecektim, ama yok, bütün küçük şeyler aklımdan silinip gitmişti. Ne kadar küçük bir dilek bulmaya çalışırsam çalışayım aklıma gelen dileklerin hepsi bir öncekisinden daha da büyük bir dilek oluyordu. Dilekler öylesine büyük bir boyut almıştı ki, dileyeceğim şey ancak sihirli bir değnek misaline dönüşmüştü. Tahmin edebileceğiniz gibi saat çoktaaan geceyarısı 12 yi geçmişti, hatta saat 01:00 e doğru ilerliyordu. Dilek dilemek için geç kaldığımın farkındaydım, önce geç kalmışlığıma hayıflandım, sinirlendim kendime, kızdım kendime. Ama sinirim öfkem uzun sürmedi, bu gece neden kendine küçük bir dilek bulamadın? diye sordum kendi kendime.... Bu kadar mı şikayetçisin hayatından, dedim... Hayatındaki herşeyin değişmesini isteyecek kadar büyük dileklerin... Herşey; ama herşey değişsin istiyorsun.. Oturduğun evden, tanıdığın insanlara kadar herşeyin değişmesini istiyorsun... İşte bunu farkettiğim anki kendimi sevmedim. Hayatıma bu kadar nankörlük edemezdim.

Hiç bir dilek dileyemeden geçen perşembe gecesine sevindim. Hiçbir şey dileyememiştim ama ya yüreğim ya da ruhum benden habersiz bir dilek de bulunmuş olmalıydı... Onlar benden habersiz bişeyler dilemişlerdi.. Mutlaka dilemişlerdi ya ruhum ya yüreğim.. Perşembe gecesi karışık olan aklımdı.. Aklım bir dilek seçememişti. Ama benim dileğim gece yarısında dilenmişti.. Benden bana FARKINDALIK dilenmişti. O karmakarışık akıldan sıyrılabilmiştim... Aynı gece; neden bu kadar büyük dilekler dileme ihtiyacında olduğumu farketmiştim.. Aslına bakarsanız benim dilek pek de küçük olmamış değil mi? Farkındalık da en büyük dilekler arasına girer değil mi? Teşekkür ediyorum hem ruhuma hem yüreğime; bana ve aklıma farkındalık diledikleri için....

sevgimle